Hepatit B, Hepatit B virüsü (HBV) ile enfekte olmuş karaciğerde meydana gelen olayların adıdır. Karaciğer, vücudumuzun en önemli sindirim organlarından biridir ve hayati fonksiyonları yerine getirir. Karaciğer, bir buçuk milyardan fazla hücreye sahip olup, her biri laboratuvar gibi çalışır.

Hepatit B'nin belirtileri genellikle spesifik değildir ve diğer hastalıklarla karışabilir. Bu belirtiler arasında halsizlik, baş ağrısı, deride kızarıklık, ateş, eklem ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve kabızlık yer alır. Hepatit B virüsü kan yoluyla bulaşır ve enfekte kan veya vücut sıvılarıyla temas sonucu sağlıklı bir insana geçebilir. Virüsün bulaşma yolları şunlardır:

Hepatit B virüsü enfeksiyonu, bazı kişilerde fark edilmeyebilir ve ayakta geçirilebilirken, bazı kişilerde ise ciddi belirtilerle hastanede tedavi gerektirebilir. İyileşen hastaların vücudu, bağışıklık sistemi sayesinde virüse karşı antikor geliştirir ve bu sayede kişi, virüse karşı bağışıklık kazanır. Ancak bazı yetişkin hastalarda bağışıklık sistemi gelişmez ve enfeksiyon kronik hepatit B'ye dönüşebilir. Bu durumda karaciğer hasarı meydana gelebilir.

Virüsler, yiyecekleri parçalayıp büyüyemezler, besinleri sindiremezler ve oksijen kullanamazlar. Aslında bir virüs, kendi başına işlev göremez; ancak canlı bir hücre içinde çoğalabilir. Vücut dirençli olduğu zaman, vücuda giren mikropların yok edilmesi gereklidir. Vücuda giren mikroplar çok fazla sayıda değilse veya vücut hastalıklara karşı dirençliyse, akyuvarlar mikropların hastalık yapmasını engelleyerek onları sindirirler. Bu süreçte kanda antikorlar oluşur ve bir süre devam eder.

Pasif bağışıklık, vücuda dışarıdan antikor verilmesiyle kazanılan bağışıklıktır. Bu sebeple, kazanılan bağışıklık süresi kısadır ve serum ile elde edilir.

Doğal bağışıklık, insanın doğumuyla beraber kazandığı bağışıklıktır. Genellikle genetik özelliklere bağlıdır ve nesilden nesle geçer. İnsan vücudu, doğal yapısının bir parçası olarak, antikor oluşturmadan kendini mikroplardan korur. Örneğin, midenin asit salgısı birçok mikrobun mide asidinde ölmesini sağlar.

Sonradan kazanılmış bağışıklık, antikorlarla elde edilen yapay bir bağışıklık sistemidir. Aktif ve pasif bağışıklık olmak üzere iki kısımdan oluşur. Bağışıklık sisteminde yer alan organlar, yapılar ve hücreler detaylı bir şekilde etkileşim içindedir. Bu sistemin temel bileşenleri timüs bezi, kemik iliği, dalak, lenf sistemi, hormonlar ve proteinlerdir ve hepsi birlikte birbirlerini tamamlayıcı görev içindedir.

Herhangi bir hastalık mikrobu, vücuda yerleşerek kişide hastalığa neden olur. Vücut bu mikrobu algılar ve tanıyarak ona karşı antikor üretir. Eğer kişi, aynı mikropla tekrar enfekte olursa, daha önceden oluşan antikorlar kişinin yeniden aynı hastalığa yakalanmasını engeller.

Serum ve aşı, hazır antikorlar içerir. Bazı durumlarda vücudun oluşturduğu antikorlar yetersiz kalabilir. Bu tür durumlarda hastaya, o mikroba karşı hazırlanan antikorlar içeren serum enjekte edilir. Aşı ise zayıflatılmış hastalık mikrobu içeren bir çözeltidir. İnsan sağlıklı olduğu zaman vücuda aşı verilerek o mikroba karşı antikorlar üretilmesi sağlanır. Hepatit B, sarılık, kızamık, verem ve çocuk felci gibi birçok hastalığın aşısı bulunmaktadır.